27 Temmuz 2008 Pazar

Silifkede Görülecek yerler


SİLİFKEDE GÖRÜLECEK YERLER
CENNET ÇÖKÜĞÜ:

Bir yeraltı deresinin yolaçtığı kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur.
Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m ve 110 m olup derinliği 70 metredir. Çökük tabanının güney ucunda 200 m uzunluğunda ve en derin noktası 135 m olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır.
Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin V.yy'da Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana'ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır.
Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniþ 452 basamaklı taþ bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur.

CEHENNEM ÇUKURU:

Cennet çöküğünün 75 m kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çöküğü gibi oluþmuþtur. Ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 128 metredir. Kenarları içbükey olduğu için içerisine inmek mümkün olmamaktadır.
Mitolojiye göre Zeus,alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir.

ASTIM(Dilek)MARASI:

Cennet çöküğünün 300 m güneybatısındadır.İçine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine bağlantılı,toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç şekilli dev sarkıt ve dikitlerle süslüdür. İçi ışıklandırılmış olup, mağaranın astımlılara iyi geldiğine inanıldığı ve içinde dilek tutulduğu için Astım -
Dilek Mağarası denmiştir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 derece santigrat olup, nem oranı yazın %85, kışın %95'e ulaşır.Cennet ve Cehennem çökükleri ile Astım - Dilek Mağarası çevresindeki ağaç ve çalı dallarına burayı ziyarete gelenler dilek dileyip bez parçası bağlarlar.

ROMA TAPINAĞI

Şehir merkezinde bulunan ve doğu ile güney yanlarındaki sütun tabanlıkları orijinal şekilde korunmuş olan tapınağın uzun kenarında 14'er, kısa kenarında 8'er sütun bulunmaktaydı. Ancak, her biri 10 m boyundaki Korint başlıklı bu sütunlardan bugün sadece biri ayakta kalmış olup 3 tanesi de yıkılmış durumda yerdedir.1980 yılında Kültür Bakanlığı'nca başlatılan kazı çalışmaları aralıklarla devam etmektedir. İ.S. II.yy'da yapılmış olduğu anlaşılan tapınak V.
yy'da planında önemli değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürülmüştür.İ.S. V. yy'da yaşamış tarihçi Zosimos "Tapınak, ovadaki ürünlerine musallat olan çekirgelerden kurtulmak için Güneş ve Sanat Tanrısı Apollon'dan yardım isteyen ahali tarafından, çekirgeler Apollon'un gönderdiği kuş sürüsünce yok edilince O'na bir şükran ifadesi olarak yaptırılmıştır"diyorsa da Zeus adına yaptırıldığı da söylenmektedir.

TEKİRAMBARI

Kalenin eteğinde, Bizanslılardan kalma bu su deposu 46 m uzunluğunda, 23 m genişliğinde ve 14 m derinliğinde olup, içine doğu köşesindeki helezonik merdivenle inilmektedir.Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen Tekirambarı su sarnıcının tüm duvarları su sızmasını önlemek ve ayrıca anıtsal bir özellik vermek için düzgün kesme taşlarla desteklenmiş,uzun kenarında 8; kısa kenarında 5 yuvarlak kemerli niş oluşturulmuştur.

SİLİFKE KALESİ

Temel tespitlerine göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu anlaşılan kale,geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Ortaçağ kalesi görünümündedir.Silifke'ye hakim, 185 m yüksekliğinde bir tepe üzerinde yapılmış olan, etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları,depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır.Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname'sinde, XVII. yy'da Silifke Kalesi'nin 23 burcuolduğunu, içinde bir cami ve 60 ev bulunduğunu yazar. Ancak, burçların bir kısmı ve kale içi tamamen yıkık durumda olduğundan tam tespiti yapmak mümkün değildir.Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur.

AYA TEKLA Yeraltı Kilisesi(Meryemlik)

Taşucu yolu üzerinde 4. Kilometreden sağa dönülüp bir km gidildiğinde Hristiyanlığın en eski ve en önemli merkezlerinden biri olan Meryemlik'e varılır.Meryemlik'in tarihi Azize Tekla'nın buraya gelişi ile başlar.İsa Peygamber'in havarilerinden St.
Paul'ün vaazlarından etkilenen 17 yaşındaki Tekla kendini Hristiyanlık dinine adar. St. Paul'ün bu değerli öğrencisi Konya ve Yalvaç'ta Hristiyanlığı yaymak için propaganda yaparken paganların baskılarına maruz kalıp,öldürüleceğini öğrenince kaçıp Seleucia'ya gelir ve sonradan kiliseye çevrilen bir mağarada saklanır. Sığındığı mağaradan yöredeki insanlara çok tanrılı dine karşı Hristiyanlık inancını yayarken mucizeler yaratarak hastaları da iyileştirir. Yine öldürüleceği bir sırada bu mağarada kaybolduğuna inanılır.Aya Tekla'nın içinde yaşadığı mağara onun kayboluşundan sonra Hristiyanlarca kutsal sayılmış;ta ki bu din İ.S. 312 yılında serbest bırakılıncaya kadar gizli bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır.Bu mağara daha sonra IV. yy'da kiliseye dönüştürülmüştür.
Hristiyanlığın resmen kabulünden sonraki dönemlerde birçok yapı ile bezenen Meryemlik'te Mağara Kilisesinden başka, bu mağaranın üzerinde bugün sadece apsisinin bir bölümü ayakta kalan Azize Tekla Kilisesi; imparator Zenon tarafından Aya Tekla'ya ithafen yaptırılan kilise ile Kuzey Kilise; hamam, birçok sarnıç, mezarlıklar.


ADAM KAYALAR

Kızkalesi'nden Silifke'nin Hüseyinler Köyü'ne giden asfalt yolun 5. kilometresinde batıya ayrılan iki kilometrelik taşlık yolun sonunda Şeytan Deresi vadisine varılır. Bu vadinin dik yamacında,kayaların yüzünde 9 niş içerisinde İ.S. II. yy'dan kalma 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk ve bir dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma kartalı kabartması görülür.

Taşköprü

Şehir merkezinin ortasından geçen Göksu Kalykadnus)Nehri'nin üzerindedir.,İ.S. 77 - 78 yıllarında Kilikya Valisi L.Octavius Memor tarafından dönemin imparatoru vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırılmış olduğu 1870 yılında yapılan bir onarımda bulunan taş kitabeden anlaşılmaktadır. Yedi gözü bulunan ve Roma uygarlığı örneklerinden biri olan Taşköprü, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde onarım görmüştür.

Poimenios Hamamı ve Üç Güzeller Mozayiği

Narlıkuyu koyunda hemen deniz kıyısında bulunan hamam IV.yy Roma dönemine aittir.İmparatorluk yönetiminde etkin bir kişi olan Poimenios tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.
Cennet obruğu içindeki yeraltı deresinin denize ulaştığı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak burada yaptırılan hamamın yıkanma bölümünün tabanında yarıtanrıça üç kızkardeş tasvir edilmektedir.Baskın renkleri beyaz,siyah, kahverengi ve sarı olan mozaikte Zeus''n kızları Aglaia,Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve keklikler arasında dans ederken görülmektedir.Mozaik tablonun üst kenarındaki Grekçe yazının Türkçesi şöyledir:"Ey konuk dost! Bu mucizeli suyu kimin bulduğunu, saklı kaynağını kimin gün ışığına çıkardığını merak ediyorsan,bil ki O,imparatorların dostu ve Kutsal Adalar'ın dürüst yöneticisi oimenios'tur".Yazıttan da anlaşılacağı gibi Poimenios,Roma imparatorları Arcadius ve Honorius'un dostu ve bugünkü Büyükada, Kınalıada ve Heybeliada'nın o dönemlerdeki yöneticisi imiş.Narlıkuyu'dan kuzeye doğru giden asfalt yolun 2.Kilometresinde antik şehir kalıntıları ile mağaraların bulunduğu yere ulaşılır. Roma ve Bizans Dönemlerine ait yapı kalıntıları arasında hala ayakta duran üstü hatıllı kapı söğeleri ile taş kemerler, sarnıç ve Cennet Obruğu'nun hemen yanında Zeus Tapınağı bulunmaktadır.


UZUNCABURÇ (Diokasareia)

Silifke'nin 30 km.kuzeyinde, bugünkü Uzuncaburç Köyü'nün kapladığı sit alanı,Hellenistik Çağda Olba'nın (Ura) ibadet yeri idi.Bugün Ura olarak tanınan Olba kenti, Uzuncaburç'un 4 km doğusunda önemli bir yerleşim yeri olup, halkın ibadet ettiği Zeus Tapınağı Uzuncaburç'ta yeralmaktaydı. Ancak Romalılar yöreye egemen olduktan sonra İ.S. I. yüzyılın sonlarına doğru Zeus Tapınağı'nın bulunduğu yere özel önem vererek, burasını Olba'dan ayırıp Diakaiseria adıyla bağımsız bir site haline getirmişlerdir.Nitekim burada Zeus Tapınağı ile kent burcu dışında kalan bütün mimari yapılar, Roma dönemine aittir.Bizans döneminde de burası yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.Antik çağda etrafı surlarla çevrilmiş Olba üzerinde taş döşemeli bir yolla Kızkalesi'ne (Korykos) bağlı olan Diokaiseria tapınak ve diğer kalıntıları ile yörenin en önemli yapılarındandır.

TİYATRO

Roma İmparatorları Marcus Aurelius (161 - 180) ile Lucius Verus 161 - 169)'un birlikte yönetimleri sırasında yapılmış olduğu burada bulunan bir yazıttan anlaşılmaktadır. Yer olarak doğal çukur bir arazi seçilerek oturma basamakları arazinin meyilinden faydalanılarak yapılmıştır.

ZAFER TAKI

Güney - kuzey yönündeki ikinci sütunlu yol üzerinde ve Zeus Tapınağı'nın kuzeyinde bulunan kapının ortasında bir büyük; yanlarında iki küçük kemerli girişi vardır. Üzerindeki kitabede, depremde zarar gören kapının Roma İmparatorları Arcadius (395 - 408) ile Honorius (395 -423)'un birlikte yönetimleri sırasında önemli ölçüde onarım gördüğü yazılıdır.Anıtsal nitelikli kapının çeşitli yerlerindeki konsollarda vaktiyle heykel ve büstlerin yer aldığı anlaşılmaktadır."Zafer Takı"görünümlü bu muhteşem yapı Zafer Kapısı olarak anılır.

ZEUS (Jupiter) TAPINAĞI

Üç ayrı dönemde hizmet vermiş olan bu tapınak tanrıların babası Zeus'un dev ejderha Typhon'a karşı kazandığı zaferin bir simgesi olarak yapılmıştır. Kuzey yan duvarının doğusundaki taşlarda Helenistik ve Roma dönemlerinde görev yapmış 130 din ve devlet adamının isimleri kazınarak yazılmıştır. Bu bilgiler ışığında,tapınağın geçHelenistik veya erken Roma döneminde yapılmış olduğu düşünülebilir.Hristiyanlık döneminde tümüyle yıkılarak,kendi taşları ile Kiliseye çevrilmiştir.Kimin adına ve ne zaman yapıldığı kesin bilinmeyen kilise en erken IV.yy;en geç V.yy'dan kalmadır.

TYCHE (Fortuna) TAPINAĞIı

Sütunlu caddenin bitimindeki Şans Tapınağı İ.S. I.yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Bugün beşi ayakta olan, 6'şar metre yüksekliğindeki yekpare granit 6 sütunun taşıdığı arşitravdaki kitabe, tapınağın kentin soylularından Oppius ile eşi Kyria tarafından yaptırılıp kente hediye edildiğini bildirmektedir.

ANIT MMEZAR

Uzuncaburç beldesinin güneyindeki bir tepe üzerinde yapılmış olan anıtmezar Dor biçimindeki mimarisi ile yörede tektir.Piramit çatılı, 15 m yüksekliğindeki mezaranıt 5,5 m X 5,5 m ölçülerinde kare planlıdır.2300 yıllık anıtmezarın Selefkoslar veya Olba Krallığının yöneticilerinden birine ait olduğu tahmin edilmektedir.


TOKMAR KALESİ

Taşucu - Antalya karayolunun 22. Kilometresinde kuzeye ayrılan 5 km'lik asfalt bir yolla ulaşılan Tokmar Kalesi, denize hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Güneyi yalçın bir kaya ile çevrili kalenin kuzeyinde savunma burçları vardır. XII. yy'da yapıldığı tahmin edilmektedir.


AFRODİSYAS

Halk arasında Ovacık Yarımadası olarak bilinen, arkeoloji
literatüründe Kilikya Afrodisiası diye geçen bu antik yerleşim merkezine Silifke - Anamur karayolunun 35. Kilometresinde
güneye ayrılan tali bir yolla varılır. İ.Ö. XII. yy'da yapıldığı tahmin edilen ve toplam uzunluğu 4 kilometreye yaklaşan kiklopik sur duvarları ve burçlar görülebilen en eski kalıntılardır.
Antik kentin en önemli eseri St.Pantaleon Kilisesi'dir.İ.S. IV. yy'a ait kilisenin tabanı tamamen mozaikle kaplıdır. Geometrik şekiller,bitki ve kuş motifleriyle süslü mozaik taban >oldukça iyi korunmuş durumdadır.Şövalye evleri, sarnıçlar ve nekropol görülebilecek diğer antik kalıntılardır.
UÇAN Blogları

Hiç yorum yok: